4.27.2017

#Workshop - Teraryum / Botta Bloom


Herkese Merhaba,

Geçtiğimiz haftalarda katıldığım çok kişinin ilgisini çeken ve hala bana sorular gelen etkinlikten bahsetmek istiyorum size.

Öncelikle Adana'da yaşayan biri olarak çok şikayetçiyim. Çünkü, Adana'da doğru düzgün etkinlik yapılmaz. Yapılsa da duyulmaz, sonradan öğrenilir. O yüzden ben sürekli ortalığı etkinlik var mı ? aktivite duyurusu var mı ? diye tarayan bir insanım. Hem farklı amaca yönelik katılımları seviyorum hem de bu bahane ile tanıştığım yeni insanlarla vakit geçirmek hoşuma gidiyor.

Botta Bloom'da gerçekleşen bu Teraryum Workshop etkinliği de tam referandum haftasının Cumartesi gününe denk gelmişti. O hafta aslında Pazar günü de ayrı bir etkinlik vardı. Fakat, ben 1'sine vakit ayırabileceğimden tabii ki yeşiller içindeki bu workshopı seçtim.

Normalde Ziraat Mühendisi olmama rağmen çiçek bakabilmişliğim görülmemiştir bugüne kadar. Sanırım gereken sevgi ve özeni gösteremiyorum. Benim odak noktam köpeler bildiğiniz gibi (: Neyse çok gevezelik yapmadan nasıl bir etkinlikti fotoğraflarla ve hatırladığım noktalarla anlatmaya çalışayım. Hıı kolaymış ya bende yaparım diyor olabilirsiniz, tabii ki yapabilirsiniz. ancak, bu konuda özveri ile çalışan ve size püf noktalarını verebilen bir hocadan ufacık tüyolar alacağınız bu tip workshoplara katılmanızı şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca, benim gibi yetenek düşmanı iseniz hocanızın sizi ' Efsane bir manzara yaratmışsın ' demesi ile motive etmesi de kırmızı yanak sebebi (:

Öncelikle Teraryum'un hikayesini anlatayım, biz ağzımız açık dinledik. 

" Botanik tutkunu bir fizikçi ve 1830’lu yıllarda  Londra’nın havası o kadar kirlidir ki bahçesinde yetiştirdiği bitkiler bu kirli havadan zehirlenip ve ölmektedir. Bir gün, cam kavanozda yetiştirdiği güve kozalarının dibinde eğreltiotunun yeşerdiğini fark ediyor. Dört yıl boyunca bu kavanozu gözlemleyerek olasılıkları inceleyerek denemesini sürdürüyor.

Daha sonra bir marangoza yaptırdığı ahşap ve camdan oluşan bir teraryumda bitkilerini sağlıklı bir şekilde yaşatmayı başarıyor. İşte bu ahşap teraryum bilinen ilk modern teraryumdur ve ‘Wardian Case’ olarak anılır. "

Ayrıca yine çok eski dönemlerde mağaralarda hem saklanan hem de göçebe hayatı yaşayan insanların da bitkileri yetiştirmek için bu yöntemi kullandığı bilinmektedir.

Günümüzde peki ne durumuda Teraryumlar ? Tabii ki yine zirvede. Özellikle iç mimaride ve tasarımda tüm zevklere hitap etme yolunda ilerlemekte. 

Şimdi gelelim yapılışına. İhtiyacımız olan malzemeler tamamen zevkinize göre olsa da ana materyaller zorunlu aynı.

-İstediğiniz modelde cam fanus
-Torf
-Beyaz ince ya da orta büyüklükte taş
-Aktif Karbon
-Maşa (Özellikle kaktüsleri yerleştirirken şahane bir yöntemdi bunu kullanmak)
-Bitkiler (Sukulent, kaktüs vs.)
-İrili ufaklı taşlar, dal parçaları
-Renkli canlı yosunlar
-Fırça (Bitkilerin üzerindeki torf kırıntılarını temizlemek için)


Zemine yıkanmış daha doğrusu ıslak beyaz taşları doldurmakla başlıyoruz.



Seviyesinin çok ince olmaması önemli. Çünkü bu tabaka bitkinin su ihtiyacını dengeleyen nokta. Fazla su orada birikeceği gibi bitki ihtiyaç duyacağı suyu da oradan temin edecek. Bu yüzden çok kalın yaparım diye korkmayın, aksine ince olmamasına özen gösterin. 2,5-3 parmak kalınlığı yeterli.



Daha sonra 1 yemek kaşığı aktif kömürü beyaz taşların üzerini gördüğünüz gibi kapatacak şekilde serpiyoruz.


Sonra torfu yapacağımız şekil doğrultusunda dolduruyoruz. Ben hafif yamaç görüntüsü istediğim ve bu efekti görebilmek için karşı tarafı biraz daha yoğun doldurup, ön tarafa doğru azalttım. Yani eğimli doldurdum.


Bitkileri saksılarından çıkardıktan sonra köklerin hemen hemen yarısını bitkiden ayırıyoruz. Çünkü o haliyle torfa yerleştirmemiz çok zor. Torfta yerleştireceğimiz nokta için ise bitki için oyuk açıyoruz.

Görüntü ve yerleşim için asıl püf nokta: Bitkilerin yerleştikten sonra boyu cam fanusun yarısına denk gelmeli. Üstte olması Teraryum görüntüsünü yok edip, saksı formatına geçmesine neden oluyor.



İşte sonuç; Minimal Dünya'm (; Çok sevdim ben. Resmen kendimi kanyon gezintisi hayalinde buluyorum her baktığımda. 

Workshop'a gitmesem bu kadar incelikli öğrenemezdim, bu kadar keyif alamazdım bence. Sulaması için panik olmanıza gerek yok. Çünkü, çok su isteyen bitkiler değil bunlar.

Bu keyifli etkinlik için Botta Bloom'a tekrar teşekkürler.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sevgiler (;

4.25.2017

#LerzanKaradanli23Nisan3Yasinda - Etkinlik


Herkese Merhaba,

Geçtiğimiz hafta sevgili Lerzan'cığımın daveti ile Niğde'deki #LerzanKaradanli23Nisan3Yasinda etkinliğine katıldım. Aylar öncesinden Lerzan bana bu daveti sunduğunda da çok heyecanlanmıştım. Günler yaklaştıkça da heyecanım artmaya devam etti. Bu etkinlik davetleri ve etkinlikler sayesinde yeni insanlarla tanışmak en çok hoşuma giden şey.

Etkinlik 22 Nisan Cumartesi gününe denk geldiğinden ben tabii ki iş yerimden izin aldım. Cumartesi sabahı da araba ile yola koyulduk. Adana'ya 2 saat olması işin bir diğer güzel tarafıydı.

Etkinlik Lerzan'ın teşekkür ve hoş geldin konuşması ile başlayıp, günün anlam ve önemine uygun şekilde İstiklal Marşı'mız ile devam etti.




Hem ana pastamız hem de atıştırmalık cupcake ve popkeklerimiz Sevgili Pastannem 'e aitti. Ben bile o kadar çok yedim ki sanırım akşama doğru şeker koması atağı geçirdim (:



Gelelim sırayla sponsorlarımıza; bizi bugünde yalnız bırakmayan tüm firmalarımıza tekrar çok teşekkürler.


@HighGenic Kullanmaya başladığım günden beri en sevdiğim marka kesinlikle.


@Vissmate 'in özellikle bu ürünü merak ettiğim için bu 2sini seçtim. Malum evde Juliet azmanı var, temizlik gece gündüz devam ediyor bizde (:


Tethy's 'e ait bu Öğretmenim ve Ben anket kitabını Sevgili @blogbyserifeavci 'ya hediye edeceğim. Çünkü, kendisi öğrencileri ile iletişim halinde olmayı seven nadir öğretmenlerden. 

Kunter Kunt'a ait 'Küllerinden Yangın Çıkaranlar' kitabını ise büyük bir merakla okuyacağım.

 

HC Care markasına ait daha önce saç bakım maskesi ve yağını denemiştim. Hediye edilenler misel su ve yaşlanma karşıtı krem olunca pek ilgimi çekti. 


Revox'un bugünlerde saç kremini kullanıyorum hatta bitmek üzere. Şampuan ve sıvı saç kreminin ise performansını aşırı meraktayım.


Club Veronique markasının daha önce vanilyalı oda parfümlerini kullanmış ve çok sevmiştim. Şimdi ise sıra Marsilya Sabunu kokusunda. Ayrıca kalp şeklindeki parfümler çok sevimli. Kırmızı denk gelince korktum acaba ağır mıdır diye ama efsane ferah bir kokusu var.

Bu grupta daha önce Splat'in Blackwood diş macununu kullanıp aşırı sevmiştim. Fırçası ise çok sevimli değil mi ?

Procsin Siyah maske ve şampuan ise öncelik vereceklerimden, çok merak ediyorum.

Mis ip ise en pratik ürünlerden. Çantaya atmalık.


Beeo Arı ürünlerini daha önce bir kaç arkadaşımda görmüştüm. Fakat, denk gelip deneyememiştim hiç. Bu bahane ile denemiş olacağım.


Binboğa Bal ise en sevdiklerimden. Özellikle Kekik&Keven balının tadını ve içeriğini çok seviyorum.


Kenton ise her etkinlikte bizi yalnız bırakmayan firmalardan. Bu sefer şeker hamuru ve sevimli ayna ile bizleri mutlu ettiler.


Nefis Demet'de şahane pastaları ile bizimleydi.


Dr. Oetker Türkiye ise şahane bir paketle bizleri karşıladı. Kekburger ilk yapılacaklar arasında (:
 

Bir diğer mamamız da Knorr'dan. 


Capicade ürünleri ile daha önce başka bir etkinlikte tanışmıştık. Gerçekten probleme yönelik, kaliteli ürünleri var.


Bionike Türkiye ürünleri ile ilk defa tanışıyorum. Şansıma da güneş yağı denk geldi ki en sevdiğim (:


Fanfatel Tasarım'ın bu sepetlerine ise bayıldım. Mor hastası ben için en güzel renk denk geldi sanırım.

Bu sevimli anahtarlığa ne demeli (: Yasemen hediyelik çok tşkler.

Çok sevimli kot elbisem ise Tessetür Pazarı'nın hediyesi. 

Hepsi ile ilgili ayrıntılı yazılarım deneyimledikçe gelecek. Tüm sponsorlarımıza tekrar çok teşekkürler.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sevgiler (;

4.20.2017

#Tanışma - Platinum Vuvu


Herkese Merhaba,

Geçtiğimiz hafta Platinum Vuvu markasının Japonya ve Türkiye Genel Müdürleri ile tanışma fırsatım oldu. Adana'da böyle bir tanışma ciddi anlamda şans hikayesi barındırır. Doğru düzgün temsilci ya da marka sahibi gelmediği gibi düzenlenen etkinlik sayısı da tek elimizin parmaklarını geçmez. Niye böyle potansiyelsiz bir yapı olarak görülüyor Adana bilemeyeceğim tabi ama değer veren markalar her zaman 1 adım öne çıkıyor bu konuda.

Firmanın hikayesi çok ilginç ve gelişmeye dayalı olduğundan şahane. Kendi sitelerinden aldığım ayrıntılı hikaye aşağıda;

" Platinum vuvu markasının kurucusu olan Iwaki Hiroshi platin metaline olan özel ilgisi ve bunun tüm insanlar için de özel bir metal haline geleceği inancıyla, sadece platin maddesi üzerinde çalışmalar yürütmeye başlayıp, platinum kolloidini üretmeye karar verir. Uzun yıllar süren çalışmalar sonucu 1996 yılında platinum kolloidi maddesi ve ayrıca platinum kolloidi içeceği olan Sai’yi üretmeyi başardı.

1996-2000 arasında ki deneme sürecinde platinum koloidinin vücudun genel dengesini düzenleyeceği ve herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı sonucuna varılarak, Japonya’da satışına başlanır. 2002’de platinum kolloidini kozmetik ürünlerin ham maddesi olarak dünyada ilk defa INCI (Uluslararası Kozmetik ürün Bilişenleri Terminolojisi)’ye kayıt ettirir.

Daha sonra üretildiği günden itibaren dünyadaki en ünlü cilt bakım markalarına ham madde temin etmeye başlar.

Platinum kolloidi’nin elektrik potansiyeline sahip olması, olağanüstü redüksiyon etkisi ve ışın dalgası yayma özellikleri de modern teknoloji tarafından ispatlanınca, bu özellikleriyle güçlü anti-aging etkisinin yanında, beden ile ruh dengesini de korumaktadır. Bugüne kadar Japonya başta olmak üzere, Amerika, Almanya gibi toplam 12 ülkede ‘ Ruh ve cilt sağlığı ile ilgili ’ patent almıştır.

2013 yılında dünyadaki en yüksek yoğunluktaki platinum kolloidi içerikli cilt bakım ürünü Platinum Vuvu’yu üretti. 2013 yılında Platinum Vuvu ürünleri önce Japonya, sonra Çin, Amerika kozmetik piyasasına girdi.

Türkiye’de ise 2013 yılında Platinum Vuvu şirketi Genel Müdürü Tanimura Ritsuko ile Japonya’da tıp üzerinde Doktora eğitimini tamamlamış olan Dr. Abula Abulaiti ortaklığında kurulan Platinsai Corporation tarafından getirildi. İki yıllık saha çalışmasından sonra 2015 yılında Platinum Vuvu cilt bakım ürünleri Türkiye piyasasına girmeye başladı. "

Buraya kadar okuduysanız size de ilginç geldi değil mi ? Ben hikayeyi canlı canlı dinleyince inanın daha çok şaşırdım ve mutlu oldum. 


Yeni insanlar tanımayı her zaman sevmişimdir. Sohbet hemen hemen her konuda ilerleyince, iyi ki tanıştık dediğim bir akşamdı benim için.


Getirdikleri hediyeler ise inanılmazdı. Makyaj temizleme yağını uzun zamandır severek kullanıyordum zaten. Ama buna ek olarak gelen sabunlar, şampuan, losyon ve Sai içeceği gözümden kalpler çıkarmıştır o an.

- Sabunu direk yüzüme değil, hemen yanında ki file ile köpürterek uygulamam gerektiğini,
- Şampuanın ilk 1 hafta zayıf saçları dökeceğini, kepek ve deri döküntüsü yapacağını,
- Losyon ve temizleme yağının antiaging özellikte olduğunu da dip not olarak aldım kendime.

Ayrıca, Sai içeceğinin sakinleştirici etkisini merakla gözlemliyorum bir kaç gündür. Yorumlamak için sabırsızlanıyorum.

En önemli ayrıntı ise Cruelty Free olmaları. Hem Türkiye hem de yurtdışından aynı cevabı aldığım için fazlasıyla rahatım bu konuda.


Bu ise Tanimura Ritsuko'nun Japonyalardan getirdiği şekerlemelerle dolu bir paket. Japonlar büyük hediye vermeyi sevmezlermiş. Şöyle ki, büyük hediye verip karşı tarafı mahcup edeceklerini düşünürlermiş. Bu da o akşama özel hayat notu oldu benim için. Her ülkenin farklı bir kültürü var gördüğünüz gibi. Tekrar bu ziyaret için Platinum Vuvu'ya teşekkürlerimi belirtmek isterim.

Ürünlerle ilgili deneyimlerim kısa sürede blogda yerini alacaktır. Evet, diğer firmaları da bekliyoruz Adana'ya lütfen (:

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sevgiler (;

4.14.2017

#NelerBitti - 14


Herkese Merhaba,

Bayağı uzun zaman sonra buraya bir yazı ekleyecek vakti bulabildiğim için kendimi nasıl şanslı hissediyorum bilemezsiniz. İşlerin yoğunluğu bir yandan, yüksek lisansımı bitirme gazıyla yeniden döndüğüm okul hayatım, evde bekleyen Juliet derken vakit konusu kesinlikle bulunmaz nimet konumuna geçti benim için. Hepiniz umarım iyisinizdir ve her şey yolundadır (:

Gelelim başlık konuma; benim de dahil olduğum bitenleri severek okuyanlar grubunun yazısına. Sizi de çok rahatlatmıyor mu bu bitenler mevzusu. Sanki bunları bitirip, attıkça arınıyorum (:


Restorex #KızKızAdana etkinliğimizde bize destek olan en önemli sponsorlardandı ve bu seriyi nasıl severek bitirdim bilemezsiniz. Hem maskesi hem de spreyinin inanılmaz güzel bir kokusu vardı. Özleyeceğim. Elimdeki saç bakım ürünü stoğu azalır azalmaz bu seriden yeniler alınacak. Kesinlikle tavsiye ederim. İlerleyen günlerde bu seri ile ilgili ayrıntılı yazım da sizlerle olacak.

Palette'in bu serisini ise kesinlikle önermiyorum. Resmen çöp benim için. İçindeki kına özü ise tamamen safsata; saçı bildiğiniz pırasaya, mısır püskülüne çevirdi. Sevmedim, asla almam, önermem. 


Hem çubuk hem de sprey formdaki oda kokularına bayılıyorum. Migrenli olup koku hassasiyeti yaşadığım için de her kokuyu alamıyorum maalesef. 

Glade'in Tropical Mist'i resmen denize götürüyor sizi, şahane.

English Home, Soft Line çubuk kokusu ise inanılmaz hafif. Yatak odasında rahatlıkla kullanılacak kokulardan.


Rival de Loop Young'ın bu concealer palertini hiç sevmedim, kullanamadım. Çok sert, ne parmak ne de fırça ile uygulamaya müsait değil. Direk çöp.

Rituel de Beaute burun bantları denk geldikçe aldıklarım arasında, seviyorum. Çok etkili olduğuna inanmıyorum ama hiç temizlememekten iyidir.

Diğerleri ise tester gördüğünüz gibi. Ve bu kadar küçük formdaki testerlardan düzgün yorum çıkacağına inanmıyorum. 


Aveda, saç derisi için özel seriydi. Kesinlikle kremsiz kullanmamanızı öneriyorum. Etkili bir ürün fakat uzun kullanımda etkisi azalıyor. 

The Body Shop ve Isana boyalı saçlar için özel olan serinin 2 şampuanın da extrem bir etkisini görmedim maalesef. Isana farklı olarak kırmızı renkte bir şampuan, The Body Shop ise şeffaf, bal kıvamında.

Capicade, #blogbybuseguldas 'ın 1 yaş etkinliğinde bizimleydi. Ve inanılmaz güzel şampuanları var. Bu katranlı olup saç derisi için özel olarak üretilmiş. Boyutu ufak olmasına rağmen etkisini gösteriyor. Ürünlerini incelemenizi tavsiye ediyorum. Tüm ürünlerini kullandıktan sonra bunlarla ilgili de ayrıntılı yazı gelecek.


Tamamen kişisel bakım ürünlerinden oluşan bu grupta ise bitişine en çok üzüldüğüm; Dermokil el kremi, BBW vücut spreyi ve Zara parfümüm oldu. 3'ü de inanılmaz güzel ve etkili.


Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sevgiler (;