Aslı'nın Dünyasıı

Herkese Merhaba,

Amerika yazılarım bitti bitecek az kaldı, kurtulacaksınız benden (: Disney World sonrası bizim konferans programımız başladığı için 4 günü es geçiyorum. Çünkü arazi gezileri, araştırma merkezi gezileri, sunumlar derken en sonunda konferansı 16 Ocak'ta bitirdik. Bize ise sadece 17'si kalmıştı. O gün de yine konferans programına dahil olan turistik gezileri anlatmak istiyorum.

Sanırım 1-1,5 saatlik bir yol sonrasında buraya ulaştık diyebilirim. Oldukça heyecan ve merak ile neler göreceğimizi merakla bekledik grupça. Ve sonunda kendimizi sazlıklar üzerinde botla gezerken bulduk. Hava inanılmaz soğuk ve rüzgarlıydı. Botlarda oldukça hızlı gittiği için ilk 10-20 sn yüzümüzün bu duruma uyum sağlamasını bekledik. Sonrasında ise fazlasıyla heyecanlı bir tur yaptık.

Gezdiğimiz yer bataklıktı ve en önemlisi timsahların doğl yaşam alanıydı. Biraz korkmadık desem yalan olur. Çünkü kazara bottan düşmeniz demek facia (: Rehberimiz timsah gördüğü yerlere usulca yaklaşıp bizim de görmemizi sağladı. Aslında sadece timsah da değil, su yılanları ve birçok kuş türü de bataklıkta yerini almıştı. Kendimizi gerilim filminde gibi hissettiğimiz anlarla sabah programımızı bitirmiş olduk. Sizi fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum (:

Devamı gelecek..

Epcot hakkında

İçerik ve bilgilendirme açısından çocuklara hitap etse de büyükler için de harika şeyler bulabilirsiniz. Bu parkın öncelikli amacı geleceğin dünyasını inşa etmektir. Hatta yapım aşamasında NASA'dan uzmanlar çağırılmış ve geleceği şekillendirebilecek hayalleri sorulmuş, verilen cevaplar sonucu bu park ortaya çıkmış. Parkın girişinde çok büyük boyutlarda top biçiminde bir bina ile karşılaşacaksınız. Bu binaya muhakkak girin, bineceğiniz özel bir araçla binlerce yıl öncesinden bugüne kadar dünyayı izleme şansı bulacaksınız. 

Kısa kendime has yorumumla Epcot için simulasyon alemi diyebilirim. En çok keyif aldıklarım Spaceship Earth, Mission Space ve Test Track oldu. Girdiğiniz bölümlerde heyecan patlaması yaşamamanız için hiç bir sebep yok. 

Yemek yemek için ise her ülkeye has kendi meydanları ile yapılan bölümler oldukça hoş bir düşünce. Biz o gün öğle yemeği için İtalya'yı seçtik ve yemeğimizi Tutto Italia'da yedik. İlk defa lazanyadan bu kadar keyif aldım diyebilirim.

Sizi fotoğraflarla başbaşa bırakıyor, çok öpüyorum (;

Devamı gelecek..

Amerika'da ilk gün alışverişe gittiğimizden bahsetmiştim. Gittiğimiz yer Ellenton Premium Outlets'ti. Kesinlikle bizim ülkemizde ki outlet mağazaları ile alakası yok. Biz de genelde outletlerde düşük kaliteli ürünler oluyor ya da yüksek fiyatlı ürünlerle sezon ürünlerini çıkarıyorlar karşımıza. Hal böyle olunca biz kendimizden geçtik diyebilirim. Sıklıkla kullandığım markalarda da değişik modeller görünce dayanamadım tabi. Ve yeni bir marka ile de tanışmış oldum. Bath and Body Works Adana'da yok malesef. Niye yok diye de isyan ettim sürekli yalan değil. İçeride kokularla kendimden geçtim diyebilirim.

Aldıklarımın fotoğrafları aşağıda,

Moonlight Path serisine ait vücut losyonu ve edt'sinin kokusuna hayran kaldım. İnanılmaz ferah ve hoş bir kokusu var. Kalıcılıkları ise inanılmaz.

İşimle çok uygun (: Çilekli el kremi. Çilek yetiştiren bir ziraat mühendisi için bulunmaz bir nimet.

Diğeri ise içeriğinin de anlaşılacağı gibi ferahlatıcı bir el kremi.

Herkese Merhaba,

Uzun hatta çok uzun zamandır buraları ihmal ettiğimin farkındayım ama instagram hesabımdan takip edenler az çok halimi bilirler. Birkaç aydır içinde bulunduğum Amerika telaşı, stresi geçen hafta başlayıp bu hafta sona erdi. Açıkcası üzülmedim desem yalan olur. İlk yurtdışı seyahatim olacağı için oldukça heyecanlı ve gergindim. Ama birlikte olduğum grubun rahatlatma etkisiyle bunu hafifleterek yolculuğumuza başladık.Hepsini tek postta sanırım bitiremeyeceğim bu yüzden farklı partlara bölme kararı aldım. Umarım sıkılmazsınız (;

Ulaşmamız gereken yer; Florida'nın Tampa eyaletiydi. Ve bize fazlasıyla uzak. Bu yüzden ilk önce Adana-İstanbul, sonra İstanbul-New York ve son olarak da New York-Tampa seferini yapmak zorunda kaldık. Sanırım şanslıyız ki New York'a aktarmalı uçuşları es geçmişiz.Yoksa hiç çekilmezdi.

NY/Tampa seferine kadar THY ile yolumuza devam ettik ve memnuniyetimizi anlatmama kelime bulamıyorum. Tampa için JetBlue firmasının uçağına binince daha da iyi anladım ne kadar kaliteli bir firma olduğunu.

Uçuşlar, beklemeler, rötarlar derken bizim ortalama olarak 24 saatimizi aldı diyebilirim. Şansımızdan New York'ta o dönem hava fena olduğu için rötar üstüne rötar yedik. Çok şükür sağ salim vardık. Otelimiz Tampa Marriott Waterside & Marina; oldukça hoş manzarası ile sabah uykumuzun açılmasını sağladı. Kahvaltı sonrası kısacık bir yürüyüşle etrafı keşfettik biz yine de. Sonrasında da ilk gün için planladığımız alışveriş turu vardı. Sanırım alışverişte kendimizi kaybetmişiz ki o güne dair sadece sabah fotoğrafları var başka fotoğraf bulunamıyor (: İlk gün fotoğrafları ile başbaşa bırakayım sizi, öpüyorum.

Devamı gelecek..