Ana içeriğe atla

#GeziGunlukleri - Seleukeia Pieria Antik Kenti, Vespasian-Titus Tüneli, Kaya Mezarları ve Beşikli Mağara

Herkese Merhaba,

Buraya zaman ayırmayı o kadar özledim ki anlatamam. Bir yandan iş, bir yandan ev, bir yandan da master tezi derken her şey aldı başını gitti. Araya yaz tatili, kurban bayramı tatili girince iyice uzaklaştım farkındayım. Deli gibi ürün deniyorum fakat yorumlamaya, yazmaya vaktim kalmıyor. Aşırı aşırı yazıcıya ihtiyacım var (:

Neyse gelelim yazı başlığıma, uzun zamandır gezdiğim yerlerin yazısını yazmıyordum. Sebepsiz bir gaz gelip bundan sonra gittiğim yerleri hikayeleri ile birlikte yazmaya karar verdim. Sanırım bunda kocacığımın da fotoğraflarımı çok güzel çekmesinin etkisi olabilir (:

Kurban Bayramı tatilinde hazır buralardan uzaklaşamamışken yakın yerlerde görülebilecek, daha önce gitmediğimiz yerleri araştırırken şahane bir bölgeye denk geldim. Hatay'a bağlı Samandağ ilçesinde yer alan Çevlik bölgesinde bulunan antik kent; Seleukeia Pieria Antik Kenti, Vespasian-Titus Tüneli, Kaya Mezarları ve Beşikli Mağara. İnternetten de araştırdığım kadarı ile bölgeye ait bilgileri sizlere aktarmak istiyorum.



Antakya’nın Samandağ ilçesinde, Musa Dağı’nın güneyinde, Çevlik olarak bilinen sahil şeridine kurulmuş Helenistik Selevkos Krallığı’nın başkenti olarak burayı seçmişti ve adı “Seleukeia Pieria” dır. Denizden 300 m. yüksekteki akropolde, İsis-Afrodit kültürüne ait bir Dor Tapınağı, agora, tiyatro ve kamu binaları bulunurken aşağı kent iç ve dış olmak üzere iki limana sahiptir. Bu özelliğinden dolayı kent denizden gelecek saldırılara karşı pek de güvenli değildir. Selevkos Krallığı M.Ö. 63’de sona erdikten sonra General Pompeius tarafından Suriye Eyaleti adıyla Roma egemenliğine alınmıştır. Kent, Roma egemenliğine girdikten sonra da önemini korumuş ve Doğu Akdeniz’in önemli bir limanı haline gelmiştir. Suriye ve Mezopotamya’dan gelen mallar, Roma’ya buradan sevkedilmiştir.  



















Ancak bir süre sonra kent, önemli bir sorunla karşı karşıya kalmıştır: Orontes (Asi) nehrinin Akdeniz’le kucaklaştığı kentin limanı, bugün Değirmendere-Kapısuyu-Musapınarı gibi adlarla anılan ve Musa Dağı’ndan inen derenin, özellikle sel sularıyla getirdiği alüvyonlarla dolar. İşte M.S. 1. Yüzyılda, Roma İmparatoru olan Vespasian, limanı tehdit eden sel sularının yönünü değişterecek “çılgın bir proje” tasarlar.  




Vespasian’ın çılgın projesi, sel sularını, limanı tehdit etmeyecek şekilde, başka bir yere akıtmaktır. Böylece bir kanal inşasına girişir. Kentin kuzeybatısında kuzey-güney doğrultusunda akan dere, doğal yatağından 90 derece saptırılarak uysallaştırılır. Coğrafya, köle emeğiyle yeniden şekillenecektir. Ellerinde çekiç ve murçlarla, sayıları bine varan köle kayalık arazide, alın terleriyle ıslattıkları toprağı, yarmaya başlar. Ancak kanalın güzergâhında dev bir engel vardır: Kentin sırtını yasladığı Musa Dağı.





Yolu yok, dağ delinecektir. Bu arada Vespasian ölür. Kanalın yapımını Titus sürdürür. Ferhat’ın dağları delmesi bir efsanesidir ama Romalı kölelerin ki gerçektir. Tam 10 yıl boyunca Musa Dağı’nın eteklerindeki kalker kayalar delinir ve toplam uzunluğu 1380 metreye varan kanal tamamlanır. Kanalın 130 metresi, 7 metre yüksekliğinde, 6 metre genişliğinde tavanı kapalı tam bir tünel şeklindedir. Bazı bölümlerde, dağ ortadan ikiye kesilmiş gibidir ve gökyüzüne uzanan duvarlarından içeri giren güneş, nefes kesici ışıklarıyla göz kamaştırmaktadır. Kanalın üzerinde, yine Roma devrinde yapılmış karşıdan karşıya geçişi sağlayan bir köprü vardır. 





Titus Tüneli’nin doğusunda, kentin Batı Nekropolü’nü oluşturan kayalara oyulmuş mezar odaları ve lahitler vardır. Tünelin deniz tarafındaki girişinden doğu yönünde, halkın Beşikli Mağara olarak adlandırdığı kaya mezarları oldukça ünlüdür. Roma dönemine ait bu mezarların girişinde kayaya oyulmuş iki sütun bulunmaktadır. Dönemin soylu bir yöneticisi ve ailesine ait olduğu sanılan mezarlar, mimari yapısı ve dekorasyonları ile oldukça gösterişlidir. Mezar adasının bulunduğu alan, eski çağda ölüler şehri olarak adlandırılan bir nekropol alanı olarak düzenlenmiş, mezar adasının bulunduğu kayalık yamacın kuzey, doğu ve güney yanında kayalık içine işlenmiş mezar odaları çevrelenmiştir. Beşikli Mağara olarak adlandırılan anıt mezar, birbirine bağlantılı dört mekandan, tabana ve yan duvarlara oyulan toplam 93 mezar yatağından oluşmaktadır.


 












Gezdiğiniz patika boyunca yerel yiyecek türevlerinde şeyler satanları görebilirsiniz. Özellikle defne sabunu yörenin en kıymetlisi. Benim bünyeme pek yaramadığı için almadım.

 

Çalışmalarına 2016 yılı itibari ile başlanmış bir bölge. Eminim ki şahane yerler, anıtlar, parçalar çıkacak ortaya. Şimdiden bile gidip, görülesi bir yer. Gezi sonunda aşırı yorulmuş hatta sıcakla mücadele edip kan ter içinde kalmış olsak da aşağıda yer alan cafede yediğimiz balık ekmeğin ve sahilde yediğimiz közde mısırın tadı her şeyi unutturdu bize.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sevgiler (:

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadife Ip, V Yakalı Kazak

Herkese Merhaba, Bu sefer bambaşka bir yazı ile karşınızdayım. Daha önce burada herhangi bir örgü modeli ya da yapımı anlatmadım sanırım. Instagram ve snapchat hikayelerimde yapmaya başladığımda bile çok soru almaya başlayan, bitiminde ise görüntüsü ve yapımı hakkında sorular almaya devam ettiğim kazağımı dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Öncelikle ipim kadife ip olarak geçiyor. İpin markasına ait kağıtları sağ olsun Juliet anında parçaladığı için aklımda ona dair bilgim maalesef yok. Ama marka çok da önemli değil bence. 7 Numara şiş ile ördüm hepsini. 50 ilmek alıp; lastik yapmadan direk düz örgü ile başlayıp, bitirdim. Kola kadar uzunluğunu siz kendi istediğiniz boya göre ayarlayabilirsiniz ama ben 1 şiş + 1/4 şiş boyu olarak hesaplarım genelde.  Istediğim boya geldiğinde kol ayrımını yapmak için hem sağdan hem de soldan 3'er ilmek kestim. Hepsini tek sırada yaptım, Yani gidişte 3 dönüşte de 3 ilmek eksilmiş oldu. Kaldı 44 ilmek (:

#NelerBitti - 12

Herkese Merhaba, 2017 yılının ilk bitenler yazısı ile karşınızdayım. Instagramdan takip edenler bilir ki, Aralık ve Ocak ayı itibari ile her ay başında bitirilecek ürünler ile başlayıp, onları bitirene kadar uğraşıyorum. Elimde hatta eminim hepimizde aynı sorun var, o kadar fazla ürün var ki bir an önce stokları eritip, yeni marka, yeni ürün denemek istiyorum. Hal böyle olunca da yeni ambalaj açmak için ya da alışveriş yapmak için elimdekilerin şişelerinin en azından yarılanması / yarıyı geçmiş olmalarına özen gösteriyorum. Neyse, çok konuştum ne bitti bu 2 ay boyunca görelim ister misiniz ? Moshos Garden , ürünlerini sevmeyen yok zaten bana göre. Yüz yıkama jeli performansına hayran kaldığım bir üründü. Ne kuruttu, ne rahatsız etti. Şahane bir temizleyici. Ayrıca, içeriği de temiz daha ne olsun. Elimdekiler bittiği an yenilenecek. Moshos Garden , Sıcak havlu yüz temizleyici ile tanıştığım günden itibaren kopamadım. Bir kavanoz bitiyor, yenisi açılıyor. Mask

Purederm - Nemlendirici El Maskesi

Herkese Merhaba, Gratis lerde satılan Purederm markasına ait nemlendirici el maskesinden bahsetmek istiyorum size. Bu tip ürünlerin pratikliğini ve kısa sürede verdiği canlı görüntüyü seviyorum. Paketin içinde 1 çift el maskesi bulunuyor. Aslında içi nemlendirici özlerle doldurulmuş eldiven gibi de düşünebilirsiniz. Pakette sağ ve sol el için ayrı eklendiği için yanlış giymeniz ürünün etkisini tam olarak gösterememesine neden olabilir.  Fotoğraflarda gördüğünüz gibi 2 elinize de giyiyorsunuz. Bundan önce ellerinizi ılık su ile yıkıyorsunuz. 25-30 dk beklettikten sonra maskeleri elinizden çıkarıyorsunuz. Çıkardıktan sonra elinizi yıkamanıza gerek yok. Ama bana içindeki fazla geliyor. Bu yüzden ellerimin arasına peçete ekleyip bi tık fazlalığı alıyorum. Yulaf unu, Shea Butter, bal ve diğer antioksidanlar ile zenginleştirilen formülü sayesinde hızlı ve uzun süreli nemlendirme sağlıyor. Ellerinizde de hızlı bir manikür görüntüsü oluşturması mü